3 Eylül 2014 Çarşamba

Köklere dönüş: Maçahel - Artvin (1. gün)

Doğu Karadeniz geszisi uzun süredir hayallerimi süsleyen bir geziydi bir çoğumuz gibi. 10 yıl kadar önce hızlı bir gezi kapsamında Rize ve trabzon'a gitmiştim, Sümela Manastırı, Rize, Trabzon ve Ayder yaylalarını görme fırsatım olmuştu. Ancak Artvin tarafını ve Uzungöl'ü görememiştim. Trabzonlu zeka küpü vatandaşların Uzungöl'ü büyük bir süs havuzuna dönüştürmüş olmasına rağmen,  hala güzel olduğunu söyleyen arkadaşlarım hatırına onu da görmek istiyordum.




Uçak biletlerimizi Artvin Hopa diye aldık, ancak THY'nin anlaşmasıyla Batum (Gürcistan) havaalanına uçup (Atatürk havalimanından dış hatlardan nüfus cüzdanı ile geçerek, oradan Havaş servisi ile) Hopa'ya intikal ettik.


Aracımızı aldık ve yola koyulduk. İlk gün hedefimiz Gürcistan sınırında yer alan Maçahel. Dedemin dedelerinin (Anne tarafından) Osmanlı - Rus harbi sonrası Bursa-İnegöl'e göç ettiği yerler. Hopa'dan içeri Borçka yoluna saptık, 40 dk'lık bir yolculuktan sonra Borçka içinden Camili istikametine ayrıldık. Borçka'nın içinden baraj gölü başlıyor, HES'leri yakından görünce bölge halkının neden isyan ettiğini anlamak gayet kolay, ilk bakışta yeşil vadi arasında göl güzel gibi gözükse de, doğayı epey tahrip etmiş. Bir de 'dere düşürme' dedikleri santraller var, küçük boyutlu derelerin yatağını değiştirip, 8 km vadiden akmaları yerine, dimdik bir yokuştan, 800 metre düşürmek ve aşağıdaki türbin'den elektrik etme yöntemi. Burada göl yok, dümdüz ve dik inen bir boru var. O 8 kilometre boyunca dere de yok artık, o güzelim vadelilerin deresiz ne hale döndüğünü köylüler anlatıyor.

Yola dönersek, Camili'ye köyüne (Maçahel) gitmek için 1800 metre civarı bir geçitten geçmeniz gerekiyor. Arada Borçka Karagöl tabelası var, akşama yaklaştığı için ne yazık ki gidemedik. Yol Borçka'dan sonra sürekli tırmanıyor, 1000 metre rakımdan sonra kopkoyu bir sis bulutunun içinden 1800'e tırmandık, görüş mesafesi 5 metre, hızımız zaman zaman 10 km'ye kadar düştü. 18 km kadar yol bu şekilde gittik, Camili'nin rakımı sanıyorum 600-700 metre, ancak oraya inerken açıldı sis. Ama sonra muhteşem bir manzara. Maçahel'e geldik.

Camili köyünden 2 km sonra İremit mahallesi tabelasından yukarı dik ve bozuk  bir yol ama değiyor kesinlikle. 170 yıllık tarihi bir ahşap ev, tuğla bina uzerine oturtulmuş. Muhteşem bir manzara. Booking'den ayarladım,




Yarım pansiyon, Mevlüt bey ve Sevda hanım kendi yaptıkları yöresel yemekler ve sohbetleri eşliğinde keyifli bir akşam yemeği yedik. Sonrasında Fenerbahçe - G.Saray Süper kupa maçını bile izledik. Pansiyon ahalisi ağır Fenerbahçeli olunca ve kupa da gelince keyifli oldu. İnternet 3G Turkcell üzerinden zayıf, eskiden daha da zayıfmış, söylediklerine göre daha önce konaklayan Turkcell Genel Md. şebekeyi güçlendirtmiş. Türk Telekom Genel Md. Yrd. da ADSL hattını döşetecekmiş, yol çalışması bittikten sonra.

Ertesi sabah kahvaltı ardından, Maral şelalesine gidelim dedik. burada bir de Greenroof diye bir hotel var, ancak yol giderek kötüleşip aracın altı vurmaya başlayınca vazgeçtik ne yazık ki! Camili köy merkezi, oldukça ilginç. Sınır çizilirken köyün yarısı Gürcistan'da kalmış. Ortada bir jandarma karakolu var, köyde herkes gürcü, kışın yollara kapanınca acil hastaları oradan Batum'a götürüyorlarmış özel izinle. Sonra yola çıktık, yolumuz Şavşat-Karagöl.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder